Merhaba Değerli Okur,
Aslında bu yazı yazılmak için çok geç kalınmış bir yazı ancak şartlar bu yazıyı Ohrid’de kaleme almayı gerektirdiği için ancak şimdi yazabiliyorum ve bu yazıyı üreten, tüm baskılara rağmen üretmekten korkmayan o güzel yürekli insanlara bir nebze umut aşılayabilmek için birçok şeye rağmen yazıyorum. Çünkü gerçekten isterlerse bir şeyler üretmenin hiç zor olmadığını bilsinler istiyorum.
Bugün burada olmamızın nedeni yazdığımız konferans bildirisini IEEE EUROCON 2017 konferansı kapsamında yüksek lisans ve doktora öğrencileri kategorisinde sunacak olmamızdı. Yani ürettiğimiz şey bu sefer bilim alanında. Bize verilen imkanlar dahilinde bilim yapmaya karar verdik ve bu doğrultuda bir sürü zorlukla karşılaştık. Zaten kolay olması gibi bir beklentimiz de yoktu.
Üniversitelerimiz son dönemlerde hiç ilgisi ve alakası olmaması gerekmesine rağmen dibine kadar siyasete batmış durumda. Oysa üniversitelerde bizim ortak paydamız olması gereken şey tuttuğumuz futbol takımı veya siyasi görüşümüz değil bilime olan tutku ve üretimdir. Bilimin terk edilip ispiyonculuk kültürünün yerleştirildiği akademi koridorlarında ne yazık ki gerçekleri söyleyebilen onurlu akademisyenlerin sayısı hızla azalıyor. Onur, ahlak ve etiğin olmadığı yerde de bilim üretilemiyor. Her gelişmiş ülkede üniversiteler dışında bilimle uğraşan (en az) bir bilim kurumu bulunuyor. Bizde de bu kurum, başına daha öncelerde hayvanat bahçesi müdürü atanmış olan TÜBİTAK oluyor. Maalesef kendisi şu an bilimle uğraşmaktan da epey uzak ve üniversitelerimizden farksız. Bütün bunlar ve destek fonlarının dağıtımı başta olmak üzere birçok konudaki adaletsizlikler bilim alanında bir şeyler üretmeyi epey zorlaştırıyor ve biz bu şartlar altında masrafları dahi cebimizden ödeyerek bilim yapmaya çalışıyoruz.
Bütün bunları artık konferansta ülkemi temsil etmiş olmanın huzuru ve buraya gelmemizi istemeyen, belki buraya gelebilmiş olmamızın hırsıyla bu yazıyı bahane göstererek hakkımda soruşturma dahi başlatacak kadar gözü koltuk sevdasından/korkusundan kararmış birilerinin aksine bulunduğum konumu birisi veya bir şeyler sayesinde değil tam aksine birilerine ve bir şeylere rağmen edinmiş olmanın rahatlığıyla yazıyorum. Bu yüzden yaşadığınız hiçbir zorluk sizi üzmesin. Aksine bu zorluklar sizi siz yapan, yolunuzun doğru olduğunu, alnınızın ak olduğunu gösteren emarelerdir. Karşınıza çıkan hiçbir zorluk kendiliğinden yok olmayacaktır, aşmanız gerekir. Aksi takdirde tuttuğunuz takım, oy verdiğiniz siyasi parti, üye olduğunuz cemaat vasıtasıyla aşılan her engel ilerde sizde hazımsızlık ve korku yaratır, komik kararlar almak zorunda kalırsınız. Bu süreçte bizim yaşadığımız da buydu.
İstanbul Şişli’de sıradan bir ailenin sıradan bir evladı olarak gözlerini açmış olan bendenizin bugün burada uluslararası bir konferansta lisans öğrencisi olmasına rağmen yüksek lisans ve doktora öğrencileri kategorisinde yarışıyor, bilimle uğraşıyor ve yukarıda bahsettiğim tüm sorunları aşabiliyor olmasının arkasındaki mucizeyse Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük armağanı olan Türkiye Cumhuriyetinden başka bir şey değil.
Bu konferans sürecinde yeri geldi savcı karşısına çıktım, yeri geldi kendi kurumumuzdan baskı gördüm, görevlendirme talebim reddedildi ama bütün bunlara rağmen buradayız! Bilimle uğraşabilmek için çok daha fazlasıyla uğraşmam gerekti. Ama işte tam bu noktada başarmış olmanın eşsiz mutluluğunu yaşıyorum. Üstelik bugün çok net olarak gördüm ki yaptığımız işi hakkını vererek yapmışız. Konferanstan çok güzel geri dönüşler aldım. Gitmemem için her şeyin yapıldığı konferanstan ülkemi ve kendimi hakkıyla temsil etmiş olmanın, insanlığa sağladığı fayda açısından çalışmamızın diğer hiçbir çalışmadan geri kalmamış olmasının huzuruyla dönüyorum.
Başardık değerli okur, bu sefer de ürettik. Sadece tüketenlerden olmadık. Bu hala mümkün. O yüzden lütfen sakın pes etme. Pes etme ki Dünya senin hatrına dönmeye devam edebilsin ve güzel günler gelsin. Sadece tüketmenin verdiği utanç bir ömür onlara yeter ve zamanla tarihe karışır giderler. Ama sen, üreten, üretmekten korkmayan güzel yürekli insan sen adını tarihe yazdıracaksın. Belki adını bilmeseler de ürettiklerin sayesinde her zaman hayatta kalacaksın. Çok güzelsin, sakın pes etme olur mu?
Ve son olarak senin için “uygun görülmüştür” veya “uygun görülmemiştir” şeklinde kararlar alacaklar. Sen onları boşver evrensel normlara ve etiğe bak. Eğer akıl süzgecinden de geçiyorsa sana biçtikleri kalıbın dışına çıkmaktan korkma, inan sonrası çok güzel oluyor 😉
Eğer buraya kadar sabırla okuduysan öncelikle teşekkür ederim ve eğer destek olmak istiyorsan lütfen üret, en azından üretmekten vazgeçme.
Sevgiyle kal,